Gül Ersoy - Sen Kimseyi Sevemezsin


Karlar Altından Konuşuyordu 

Kar yağıyordu. Beyaz bir gölge şehri dalgalarıyla serinletirken pencereden baktı Oscar, evden çıkmadan önce. Rüzgar ağaçların tepelerini yana doğru bastırıyor, sis bulutu hızla yer değiştiriyordu. 
Sömestr tatilinde en sevdiği hocasıyla Alplere gidecekti. Mont Blanc, Dolomit, Matterhorn, Jungfrau, hepsi yalnızlığı kadar zirve. Tatillerde herkesin eşi yanında. Onun yok. Kalabalıkta tek. Şehirde, evinde, sahnede durum aynı. Ayakkabı çekeceğine bakındı, küçük bir kolaylık. Bulamadı. Eğildi giydi botlarını. "Güzelliğin bedeli" demişti hocası, "lanettir. Kaç yaşına kadar dans edeceksin? Dans gençlik ister, sonra kırık parmaklar, çirkin tırnaklar, koca bir göbek kalacak geriye."
 Babasıyla buluştukları renkli ışıklı, ahşap kapılı restoran da kararını açıkladı. Psikiyatri doktorası yapacak. Babası alay eder gibi şaşkın şaşkın baktı yüzüne. Çocukken de böyle yapardı, Hiç beğenmezdi onu. Şimdi sakalları beyaz. Gözlerinden birinde katarakt.
“Ben para vermem. Kendin kazan. Fındıkkıran'da ne başarılıydın, hele Romeo Olduğunda, koşarak sahneyi baştan sona geçtiğinde ve havaya zıplayıp kendi etrafında döndüğünde bayılmıştık Sofia’yla. Şimdi neden baleyi bırakıyorsun?" 
“Dans etmeye olan inancımı kaybettim.”
“Bir kahve daha içer misin? Ne demek inancımı kaybettim, depresyona mı girdin?”
"Saçmalama baba. Neyse... Kalkmam gerek. Cici anneme de selam söyle, haftaya geleceğim size." 
"Ha dur, söylemeyi unuttum, haftaya tatile gidiyoruz biz. Belki daha sonraki hafta uğrarsın" Babasına son kez bakıp atkısını sardı boynuna. Kulaklıklarını taktı kulağına, Chopin, Brigitte Engerer çalıyor piyanoyu. Zürih kadar sakin parmakları tuşlarda. Eski bir kayıt, Noktürnler. İçinde bir fısıltı.
 Az sayıda insanın yürüdüğü sokaklardan geçip Madlen'e uğramak için on beş dakika yürüdü. Madlen, eski bir balerin. Şimdi bir kitapçısı var. Bir de kedisi. Kedisinin adı "Rumi.” Sekiz yıl önce sinema yönetmeni eşi trafik kazasında ölünce açtı kitapçıyı. Hayat sigortasından aldığı parayla.
"Garip değil mi, ölüm yeni bir hayat getirdi bana. Suçlu hissederdim kendimi eğer bu parayı harcasaydım. Üstelik beş kuruşum yoktu kenarda. Burada çalışacak mısın, karar verdin mi?" 
Madlen saçlarını gevşek bir topuzla tepesinde toplamış. Yaşlı, güzel bir kadın. Yün hırkası dizlerine kadar iniyor. Giysileri her zaman pastel tonlarda. Sadelik bir ruh hali onda. Bahar çiçekleri kokulu beyaz bir teni, menekşe renk gözleri var. Karşısındakinin konuşmasının bitmesini bekledikten sonra konuşuyor. Uzansa, topuzundan çıkıp dağılmış saç tellerini alsa yanağından. Annesi yaşında Madlen. Annesi yaşasa belki arkadaş olurlardı. İçinden Madlen'i öpmek geçiyor. Diğer kadınları değil, genç ve güzel olanları değil, sadece Madlen’in olmak istiyor. Reddedileceğinden korkmasa açardı içini. 

Madlen’e dikkatle baktı, onu istediğine dair en ufak belirti yok gözlerinde. Belki de kocasından başka kimseyi sevmeyecek ölene kadar. Sadık mıydı peki ona, hayattayken? Bilmiyor.


 

Yorum Gönder

0 Yorumlar