"Yaşamın Ucuna Yolculuk" - Tezer Özlü



Yaşamak gerek doya doya, bir ömre yakışır şekilde. Tezer Özlü'nün dediği gibi mesela, "Yaşamı cesur yaşamak gerek. Yaşamı doyarak yaşamak gerek. Yaşamı insafsızca yaşamak gerek. Yaşam sert. Yaşamı sert yaşamak gerek." Kim ne derse desin sevgili okur. Herkese ve her şeye rağmen istediğimiz gibi bir yaşamak düşleyeceğiz. Kimse için değil yok kendimiz için de olsa hayata alınan ikinci kişi de olsa bu hayat benim ve senin!

 💮

Telefonu kapatıyorum. Duşun altındayım. Yorgunluğumu duşun sıcak ve soğuk sularına bırakıyorum, ama sonu ve başlangıcı olmayan yolculuğu derinliğimde alıkoyuyorum. Her şey yolunda. Boğazım ve dişim ağrımasa. Gecenin herhangi bir anında ağrılarla uyanıyorum. Dişimin üzerine bir aspirin koyuyorum, bir de boğaz pastili alıp, ağrılardan daha güçlü olan yorgunluğun uykusunu yeniden uyuyorum.
   Tıp, tıp, tıp diye damlayan su damlacıklarıyla uyandığımda saat dört. Kalkıyorum. Duşun kapısını ve odanın koridora açılan kapısını kapıyorum.
   Bir süre sonra kent yaşamı başlayacak. Tüm işyerleri çalışan insanlarla dolacak. Sürekli çalışan fabrikalarda işçiler vardiya değiştirecek. İstasyonlarda trenler duracak. Trenler kalkacak. Gökyüzünde uçan uçaklar, dünyanın belli havaalanlarına doğru göklerde yol alacak. Gemilere arabalar, eşyalar yüklenecek, insanlar binecek. Uykusuz gece geçirenler yorgun kalkacak. Uzun uyuyanlar da yorgun kalkacak. Kimi mutlu, kimi acılı, kimi sevgi ile geçirdiği gecenin sabahında uyanacak. Kimi öfke ile. Kimi kendine güne nasıl başlayacağını soracak. Kimi bir intiharı düşünecek. Kimi özlem duyduğu bir kenti. Özlem duyduğu bir insanı. Kimi, bugün beklenmedik bir ölümü ölecek. Kimi yalnız dağlar ve tarlalarla tanıdığı dünyasına bakacak. Kimi tanrısına yakaracak. Kimi bir silahla birisini öldürecek. Kimi birilerini öldürmek için bir yere bomba atacak. Bombalı pankart asacak. Kimi ölümle yargılanacak. Kimi barış konferanslarına katılmak üzere uzak ülkelere kısa bir yolculuğa çıkacak. Bütün ülkelerin orduları savaş talimi yapacak. Gazeteler basılmıştır. Radyolar sabah programlarına başlayacak. Akdeniz'de balıkçılar ağlarını çoktan sulardan çekmiştir. Akdeniz'de kadınlar kapılarının önlerini çoktan süpürmüş, sulamıştır. Kamyonlar, arabalar yollardadır. Buzhanelerde bugün gömülmeyi bekleyen cesetler vardır. Sonsuz dünyanın sonsuz yazlarından bir sabah. 
   Sabah kentin büyük bir bölümünü pencerenin gerisinde görüyorum. Bu denli çok ülke, bu denli çok insan, bu denli çok roman kahramanı tanımalı mıydım. En yakın dostlarım romanların kahramanları gerisindeki yazarlar mı olmalıydı. Uçaklara, trenlere, otobüslere bu denli çok mu binmeliydim. Çeşitli kentlerin gecesinin uzantısında yaşayıp, sabahları uyanıp, gündüzleri uzun caddelerini mi yürümeliydim. Bir alan ve birkaç caddeden oluşan küçük bir kentte neden sınırlanmadı yaşamım. Mesela Zonguldak gibi... Bir kamp gecesi bir çadır içinde elimizde kadehlerimiz olsa sadece sen ve ben olsak mesela... Dışarıda yanan ateşin ışığı düşse inceden içeriye ve ben seni izlesem...


   Kentin geniş görüntüsüne daha uzun bakmadan masanın başına oturuyorum.

 💮

Tezer Özlü - Yaşamın Ucuna Yolculuk

Yapı Kredi Kültür Yayınları, s.41-42

Yorum Gönder

0 Yorumlar