Ahmet Turan TİRYAKİ’ye…
-I-
Bana kusurlarımdan bahset.
Sarsıcı, bunak ve vazgeçilmez kusurlarımdan.
Ağaç diplerinde eşelenen umutlardan,
şehrin en tehlikeli yollarından…
Bana kusurlarımı bahşet.
Mülevven karanlığından
ve kapanmış kollarından!
Aksi mavilikleri ciddiye almadan
kendinden başla.
Bana kusurlarımdan bahset.
-II-
Beni azat et, saniyeler çok uzun.
Hazır bir yürek, bir tetik ve bir bıçak.
Cürmünü görelim kan gölü ruhumuzun,
uyuşturacak sabır denen alçak!
Beni azat et, saniyeler çok uzun.
Gece çöksün, kurt kuzuyu avlasın.
Bir köşede çaresiz
kediler miyavlasın.
Beni azat et, zaman artık kavlasın.
-III-
Benden ölümü dilenme, diril!
Ne vakit uslanırız bilinmez.
Dört ayak üzerine gökdelenden düşülmez.
Yaşamak, mum alevine
bıyık kaptırmaya benzemez.
Benden ölüme direnme, durul!
Ateş yansın; kor, yüreği dağlasın.
Bir köşede çaresiz
kadınlar ağlasın.
Benden ölümü dilenme, eskidi yasın.
-IV-
Zaman, ihtiyar bir süpürgedir
mahzun ve yorgun kapılar arkasında.
Bir an kapı açılır,
kediler ve kadınlar gelir.
“Rum baba rum baba rum baba rum!”
Gizlice dinlenen marşlar kesilir,
avizeler sallanır yüksek tavanlı ruhlarda.
Bir an kapı kapanır.
Kuşların sessizce kaçışları
benimsemediğimiz isyanlara gebedir.
Sütler çoktan dökülmüştür.
Zaman, ihtiyar bir süpürgedir.
0 Yorumlar