Bazı vakit hayatımız kocaman, yalnız bir limana dönüşüyor. Hani en güvenilir bildiğimiz gemiler dahi bir sabah kaybolup gider, bilirsiniz işte. Bazılarının da halatını biz çözeriz, yenileri gelir diye bekleriz, bekleriz, bekleriz. Dominguez, "Kitap, tıpkı bir limana sessizce yanaşan bir gemi gibi..." der, gülümsetir. Kitaplar yalnızlığımıza ne müthiş ilaçtır.
💮
İlk başta gerçekten de Lili'yi evden attırmak niyetiyle konuşmaya başlamış olmasa da, olayı ciddi boyuta taşıyan Şozo'nun tutumuydu. Fukuko'nun köpürmek için her türlü geçerli sebebi olduğundan, işi yokuşa sürmeden karısı ne diyorsa yapmaktı, Şozo için en iyisi olacaktı. Kadının istediğini yapmasına biraz rıza gösterse, Fukuko az da olsa rahatlayacak hatta belki de bir daha ısrar bile etmeyecekti. Ama Şozo gereksiz yere bahane yaratıp kaçmayı tercih ediyordu. Bir şeyi istemese de "hayır" diyememek onun kötü bir alışkanlığıydı. Önceliği, ne olursa olsun karşısındakini üzmekten kaçınmak, köşeye sıkıştırılana kadar tepkisiz kalmaktı. Birisiyle hemfikirmiş gibi görünebilir ama asla kesin bir "evet" diyemezdi. Mahcup görünse de kendince kurnaz ve inatçıydı. Fukuko, şimdiye kadar diğer taleplerini nasıl kolayca yerine getirdiğini, fakat iş Lili'ye gelince defalarca "Alt tarafı kedi yahu," deyip lafı gevelediğini fark etmişti. Anlaşılan, Lili'ye olan sevgisi Fukuko'nun düşündüğünden çok daha büyüktü ve bu iş böyle yarım kalmazdı.
"Bak Şozo, dedi cibinliğin altından geçip yatağa girerken. Bana dön yüzünü."
"Ah, çok uykum var. Ne olur bırak da uyuyayım."
"Olmaz, şu mesele çözülünce uyursun."
"Bu gece çözülmek zorunda mı? Yarın konuşalım."
Dükkânın saçaklarında asılı lambanın ışığı, dört camlı vitrinin arkasındaki perdeden geçerek içerideki mobilya ve eşyaların hatlarını ancak belirsizce ortaya çıkaracak kadar aydınlatıyordu. Şozo yorganı kenara atmış sırtüstü yatıyordu ama yüzü karısına dönük değildi.
"Bana arkanı dönme!"
"N'olur bırak uyuyayım. Dün gece cibinliğe sivrisinek girmişti, bir damla uyuyamadım."
"Öyleyse benim dediklerimi yapacak mısın? Erken uyumak istiyorsan hemen kararını ver."
"Çattık yahu! Neye karar vereyim?"
"Öyle çok uykum var ayaklarına yatıp beni kandıracağını sanma. Lili'yi gönderiyor musun göndermiyor musun? Derhal yanıt bekliyorum."
"Yarın... Yarına kadar düşüneyim," deyip huzurlu bir homurtu çıkarmaya başladı Şozo.
"Sana diyorum ," diyerek aniden doğrulan Fukuko, kocasına doğru dönüp kıçına sağlam bir çimdik attı.
'Ah! N'apıyorsun be!"
"Seni gidi! Lili seni tırmalarken iyi, ben ufak bir çimdik atınca canın yandı, öyle mi?
"Acıyor! Sana diyorum, kes şunu!"
"Bundan ne olur ki, kedi bile seni tırmalayabiliyorsa ben de baştan aşağı çimdikleyebilirim.
"Ah! Ah! Acıyor!"
Şozo yerinden zıplayıp kendini korumaya çalışsa da üst kattaki annesini uyandırmamak için kısık sesle inlemeye devam ediyordu. Fukuko ise öngörülemez şekilde bir yandan çimdiklemeye bir yandan tırmalamaya devam ediyordu. Yüzünü, omuzlarını, göğüsünü, kollarını, bacaklarını... Her yönden saldırmaya devam ediyordu; Şozo kurtulmaya çalıştığında hafif bir şaplak evde yankılanıyordu.
"Nasılmış bakalım?"
"Tamam, pes! Bırak artık!"
"Ayıldın mı uykudan ?"
"Ayıldım ya! Anam anam, çok acıyor..."
"Öyleyse hemen cevap ver, evet mi hayır mı?"
"Acıyor!"
Şozo soruya yanıt vermeden kaşlarını çatıp orasını burasını sıvazlamaya başladı. "Demek gene dümen yapıyorsun, o zaman ben de böyle yaparım!" diye bağıran Fukuko, iki üç tırnağıyla olabildiğince bastırarak Şozo'nun yanağını çizince, böyle bir acının mümkün olabileceğini daha önce hiç düşünmeyen Şozo, "Aaaah!" diye çığlığı bastı. Bu defa Lili bile ürkmüştü ve usulca cibinliğin altından çıkıp kaçtı.
"Neden bana bu eziyeti çektiriyorsun?"
"Bilmem, Lili için desem hoşuna gider diye düşünmüştüm."
"Hâlâ bu kadar aptalca bir şeyi nasıl söyleyebiliyorsun?"
"Sen kesin kararını verinceye kadar istediğimi söylerim. Pekâlâ, beni mi defedeceksin Lili'yi mi?"
"Seni defetmek bahsi de nereden çıktı şimdi?"
"Öyleyse Lili'yi sepetleyeceksin, değil mi?"
💮
0 Yorumlar