"Yokluğun Tuvali" - Firkan Gülaydın


Yıldız Ertan, "Sizden bana bir sevgi gerekliydi, tam kalbimin ortasına üç kere üflediğiniz." der. Yazarlar bazen böyledir sevgili okur. Yüreğiniz tam ortasını üç kere delerler istemeden. Her şeye rağmen sevilmek güzel şey.

💮



Aylar sonra ilk kez girebildim odamıza.


   Yatak dağınık. Bitmemiş kahvelerimiz kurumuş fincanlarda. Baş ucunda duran kitabın seksen beşinci sayfasında kalmışsın. Altını çizdiğin cümleleri okudum tek tek. En çokta ‘her zaman bir umut vardır, hayatta kalın, hayatla kalın’ cümlesini.

   Sonra kapının yanında duran şövale çarptı gözüme. Yarım bıraktığın yağlı boya tablon kurşun gibi saplandı ciğerime.  Yaklaştım usulca. Tuvalde koca bir yarım kalmışlık vardı.

   Bitirmeye yeltendim. Bitirmeliydim. Fırçaları seçtim özenle. 
   Boyalara baktım. Önce kocaman bir deniz yapmak istedim. Ama mavi yoktu. Giderken mavileri de götürmüşsün. Gökyüzümü, denizlerimi...
   Loş bir oda çizdim; yarısı erimiş bir mum, iki şarap kadehi ve piyanodan yükselen eksik melodiler... Giderken en sevdiğim notalarımı da götürmüşsün. Yaşamımın en güzel tınısını...  
   Çöpleri eşeleyen bir sokak köpeği çizdim. Aç, yaralı. Başını okşayacak bir insanı yok. Giderken merhametimi de götürmüşsün. Barınakta bekleyen tüm köpeklerin umutlarını da.
   Bir otobüs yolculuğu çizdim sonra... Pencere kenarı boş. 
   Şömine karşısında bir koltuk çizdim. Koltukta bir adam. Adamın sol yanı boş.
   Yağmurda ıslanmış bir adam çizdim. "Yağmur yağacak şemsiyeni al" diye uyaranı olmayan bir adam! Sonra renksiz bir gökkuşağı çizdim sokağın baş ucundan yükselen.  
   Bir sandık çizdim. İçinde mahrem şiirler... Sana yazılmış, her satırı sen kokan. Kimseye okutmaya kıyamadığım, aşkla bezenmiş şiirler.  
   Bir hüzün çizdim. İçinde saçların... Yatağa dökülen tellerini tek tek toplayıp kendime anahtarlık yaptığım saçların.
   Yalnız bir adam çizmek istedim. Beceremedim. 
   Öyle bir gittin ki yalnızlığı bile bulamaz oldum.
   Bir ben varım odanın içinde, bir de tüm yanımı saran yokluğun! 
   Artık yalnız kalabilmek ne mümkün! 
   Şimdi biraz sensizlik sürmek istiyorum tuvale. Sahi rengi neydi sensizliğin? 
   Kırmızının hangi tonunda saklıydı geri gelişin? 
   En sevdiğin şarkıları çizsem yine yanı başımda mırıldanır mıydın nakaratlarını? 
   Ve yağlı boya tabloları tutar mıydı benim gibi yokluğunun yasını? 
   Sen biliyor muydun gitmenin koca bir boşluktan ibaret olduğunu?
   Neden söylemedin bana bir taraf gidince yarım kalanlar tamamlanmazmış diye?
   Şiirler, şarkılar, kokular, hayaller, resimler hep yarım kalacak diye?


💮

Firkan Gülaydın - Yokluğun Tuvali

Masa Dergi 5. Sayı

Yorum Gönder

0 Yorumlar