"Emine'nin Yanında Konuşulmayacak Şeyler" - Deniz Poyraz


Çok doluyoruz bazen. En yakınımızdakilere anlatsak hep aynı laflar işiteceğimizden çekiniyoruz. Belki de onlar hakikati söylemekten imtina ediyor, bilmiyoruz. Tutanamayanlar'ı hatırlayın: "Bir insanla konuşmak, ona bütün derdimi anlatmak istedim birdenbire." Bazen uzaklaşmak, çok uzaklaşmak ve hiç tanımadığımız biriyle dertleşmek her şeye iyi gelebiliyor.

                                                    💮


Mimiklerinde, duruşunda hatta nefes alışında olgunluğunu açık eden bir ağırlık; kusursuz yüzünde kararlılık abidesi bir çift göz vardı. Bakışların bütünüyle içime inip ruhuma dokunduğunda, kalbimin içinde bir öngörü parıldadı: Yaşamak senin için hayat hakkındaki tahminlerinin doğru çıktığını görmekten ibaret olmalıydı.

   Üstelik dünyanın en incelikli adamıydın! Üstümdekini oldukça özgün bulduğunu söylediğinde nasıl sevinmiştim… “Kendim tasarladım, kumaş alıp diktim,” dediğimde büyülenmiş gibi baktın yüzüme. Eski sevgilimi illet eden yırtık blucinimi enerjik, ayrılmamıza sebep gösterdiği kısa saçlarınıysa modern ve şık bulmuştun! Yüreğimin kapısının iki kanadı da kendiliğinden, üstelik ardına dek açılıverdi sana. İki entellektüel muhabbete, bir çift süslü lafa aldanmazdım ben ya, ne bileyim, bir samimi geldin, içim bir başka oldu işte. O güne dek yaşadığım tüm ilişkiler lüzumsuz tanıdığım bütün adamlar sığ göründü gözüme.
   Kafeden çıkıp bir bara oturduk. Laf döne dolaşa ilişkilere gelince, sevgilin olduğunu bir çırpıda söyleyiverdin. Belki votkanın da etkisiyle, “Bir portakal sıkacağım var,” der gibi söyledin bunu. Elif’miş adı. Seni üzüyor, bir türlü anlamıyormuş. Kendine çok düşkünmüş. Bu yüzden pek iyi değilmiş aranız. “Bazı kadınlar gerçekten çok aptal!” diye düşündüm o an…
   Gece çökünce, Köyiçi Mektebi sokağında bulunan daireme geldik.  İçeri adımımızı atar atmaz, erkekliğinin o güçlü güdüsü yatağımı buluverdi. Bütün irademle, bedenimin her zerresiyle senindim. Güneş, Üsküdar sırtlarından yükselip Beşiktaş’a vurana kadar durmadan seviştik…
   Şehrin yıkıcılığından, yıpratıcılığından, haber bültenlerinde sıkça sözü edilen şu kötü insanlarından sakınmak için ördüğüm duvarlarımı yıkmaya başladın birer birer. Kuzguncuk, Balat, Sarıyer, Beyoğlu, Moda… Birkaç ay içinde gezmediğimiz sokak kalmamıştı İstanbul’da. Sayende, bunca yıldır yaşadığım şehri yeniden ve en güzel biçimde keşfediyordum. Kâinatta yalnız bizim, sade bu iki çift gözün görebileceğine inandığım o eşsiz güzelliklerin tekini bile kaçırmamak adına parmağım denklanşörde yaşıyordum adeta. Öyle çok fotoğraf var ki o günlere dair, arşivlemekle uğraşsam haftalarımı alır!


                                                                     💮


Deniz Poyraz - Emine'nin Yanında Konuşulmayacak Şeyler

İletişim Yayınları, s.79-80

Yorum Gönder

0 Yorumlar