Francis Bacon - Denemeler


 Öğrenim bizler için kıvanç, ruh güzelliği, yetenek kaynağıdır. Kıvancı, bir köşeye çekilip yalnız kalmaktadır, ruha kattığı güzellik konuşmada belli olur, kazandırdığı yeteneklerin ise yargılar vermemizde, işlerimizi düzenlememizde yararı dokunur. Belli alanda umanlaşmış kişiler, tek tek işleri yürütebilir, belki bunlarla ilgili yargılar da ileri sürülebilirler, ama bir sorunu her yönüyle kavrayarak öğütler vermek, işleri tasarlamak, düzenlemek öğrenimli kimselerin konusudur. Öğrenime çok zaman ayırmak uyuşukluktur, yalnız ruh güzelliği için okumak gösteriş, düşüncelerde hep kitapların kuralarına bağlı kalmak da budalaca bir bilgiçliktir. Öğrenim insan kişiliğini bütünler, ama öğrenimin kendisi de kişiliğin deneyleriyle bütünleni, çünkü insan yaradılışındaki yetiler, öğrenimle budanması gereken yaban bitileri gibidir, deneylerle pekiştirilmemiş bir öğrenim ise çok belirsiz kuramsal bilgilere dayanır. Becerikli kişiler öğrenimi horgörürler, sıradan kişiler ona hayran kalır, bilge kişiler ise ondan yararlanır; çünkü öğrenim sağlayacağı yararın ne olduğunu göstermez, bu onun ötesinde, insanın gözlemleriyle kendi başına kavrayacağı bir şeydir. Okuyorsan, ne karşındakileri susturmak, bilgiçlik satmak için, ne her okuduğuna körü körüne inanmak, ne de konuşmalarına konu olmak için, ama incelemek, düşünmek için oku. Kitap vardır, ancak tadına bakılmak içindir; kitap vardır yutulmak, kitap vardır çiğnemek, özümlenmek içindir; başka deyimle, kimi kitapların insan ancak birkaç bölümüne göz atmalı, kimisini baştan sona şöyle bir okuyup geçmeli, pek azını da her ayrıntı üzerinde titizlikle durarak adamakılı okumalı. Birtakım kitapları da insan aracılar yardımıyla, başkalarının çıkardıkları özetlerden okur, ama bu ancak daha az önemli konularda, değersiz kitaplarda başvurulacak bir yoldur, yoksa böyle başkasının süzgecinden geçme kitaplar, damıtılmış bayağı su gibi yavan olur. Okumak insanı olgunlaştırır, konuşmak ustalaştırır, yazmak ise daha somut bir bilgi sağlar. Dolayısıyla, az yazanın iyi bir belleği olması gerekir, az konuşanın keskin zekâlı, az okuyanın da bilmediğini bilir gibi görünebilmek için kurnaz olması gerekir. Tarih insanı bilge kılar, şiir iç zenginliği, matematik titizlik, doğal bilimler derinlik, mantık ile söz söyleme sanatı ise tartışma yeteneği kazandırır. "Abeunt studia in mores".* Evet, insan kafasının uygun bir öğrenim yardımıyla giderilmeyecek eksiği yoktur; tıpkı beden hastalıklarının bir takım beden alıştırmalarıyla  giderilebileceği gibi. Sözgelişi, ağaç topla oynanan on kuka oyunu taşa, böbrek hastalıklarına, ok atmak akciğerlere, göğüse, yürüyüşler mideye, ata binmek başağrısına iyi gelir. Dolayısıyla, kafası dağınık bir kimse matematik öğrensin, çünkü matematik çözümlerinde kafası biraz dalıverse, bütün çözüme yeniden başlaması gerekir. Kavrayışı, ayrımları gömeye, saptamaya yatkın değilse, skolastikçileri incelesin, çünkü onlar "cymini sektores", kılı kırk yaranlardır. Bir konuyu aydınlatmakta başka bir konunun kalıntılarından yararlanmayı bilmiyorsa, hukuk davalarını incelesin. Böylece, kafanın her yetersizliğine, özel bir iyileştirici bulunabilir.

* Öğrenim benliğe işler.


Yorum Gönder

0 Yorumlar