Kontrollü ölüme yakın son deneyimimde William Shakespeare'le röportaj yaptım. Pek uyuşmadık. Konuştuğum dilin duyduğu en çirkin İngilizce lehçesi olduğunu söyledi; "cem-i cümlenin kulağını pare pare etmeye müsait"miş. Bir adı var mı lehçenin diye sordu, "Indianapolis" dedim.
Aşık Shakespeare filminin kazandığı tüm Oscarlar için onu tebrik ettim çünkü filmin odağında oyunu Romeo ve Juliet vardı.
Hem Oscarlar hem de filmin kendisi için "Bir aptalın anlattığı bir masal bu; sırf gürültü, patırtı; bir anlama geldiği de yok," dedi.
O kadar itibar kazanmasına yardımcı olan bütün o oyunları ve şiirleri gerçekten kendisinin yazıp yazmadığını pattadanak soruverdim. "Güle gül demesek yine güzel kokmaz mıydı o çiçek?" dedi. "Aziz Peter'e sor!" dedi. Soracaktım.
WYNC dinleyicisinin bu konuyu açıklığa kavuşturmaya ne kadar meraklı olduğunu bildiğimden, erkeklerle de kadınlarla olan türden ilişkiler kurup kurmadığını sordum. Gelgelelim, hayvan türleri arasındaki yakınlığı öven cinsten bir cevap verdi:
"Güneşte zıplayıp oynayan ikiz kuzular gibiydik, birbirimize meleyip atırşırdık. Masumluğu masumlukla değiştirirdik." "Değiştirdik" derken, "değiş tokuş ederdik" demek istiyordu. "Masumluğu masumlukla değiş tokuş ederdik." Hayatımda duyduğum en yumuşak pornografik laf bu olsa gerek.
İşi bitmişti benle. Esasen muhabir bendenize siktirip gitmesini söyledi. "Git, kendini bir manastıra kapat!" dedi ve çekip gitti.
Mavi tünelden geri dönerken kendimi tam bir aptal gibi hissediyordum. Aslında, gelmiş geçmiş en büyük yazara sorabileceğim sorulara verilebilecek gayet tatmin edici cevapları Bartlett'in Bilindik Alıntıları kitabında da bulmak mümkün. Masumluğu değiş tokuş etmekle alakalı o nadide sözler Kış Masalı'ndandı mesela.
En azından Aziz Peter'e Shakespeare eserlerini gerçekten de Shakespeare'in mi yazmış olduğunu sormayı unutmadım. Henüz Cennet'e ki zaten Cehennem diye bir şey yok, o eserlerin kendisine ait olduğunu iddia eden birinin gelmediğini söyledi. Aziz Peter şöyle ekledi: "Hiç kimse derken, benim yalan testime girmeye istekli hiç kimse gelmedi."
Dili bağlanmış, aşağılanmış, kendinden nefret eder hale gelmiş, yarı cahil, Indianalı ihtiyar beygir Kurt Vonnegut, kaydı günün meselesiyle bitiriyor: "Olmak ya da olmamak."
0 Yorumlar