Yan Lianke - Günler Aylar Yıllar


İhtiyar karanlık inene kadar çukurun başında çömeldi.
Ay ortaya çıktığında güldü, yavaş yavaş parçalanan ince bir buz tabakası gibi konuşmaya başladı. Ayağa kalktı, ay ışığı altında süzülen dumanlı gölgelere bakıp, onu yemen iyi olmuş, dedi, madem yedin, o zaman sana şunu söyleyeyim, eninde sonunda bir gün beni de yiyecek ve sonunda mısır sapıyla birlikte yaşamaya başlayacaksın ya da ben seni yer, mısır sapıyla birlikte ben yaşarım. Kör, işte sonunda bunu sana söyleyebildim, diye düşündü ihtiyar, kaç gündür bunu söylemenin fırsatını kolluyordum. İhtiyar orada bıraktığı su kovalarını almak için sırtın başına gitti, bacaklarında derman kalmadığından yavaş yavaş yürüyordu, kovaları alıp barakaya doğru yürüdü.
Kör köpek barakanın altında uzanıyordu. İhtiyarın ayak ni duyar duymaz ayağa kalktı, onun yanına gitmek istiyor gibi görünüyordu ama sessizce birkaç adım gerileyip çitin yanına uzandı. Pırıl pırıl parlayan ayın etrafı bir gaz bulutuyla çevriliymiş gibi duruyordu. İhtiyar, kovaları fıçının yanına koydu, su seviyesini kontrol etmek için fıçının üzerindeki hasırı kaldırdı, ayakkabılarını çıkarıp içine dolan toprağı sallayarak dışarı çıkardı, bir süre barakanın direklerinden birinde asılı olan kırbaca baktı, sonra öksürüp yumuşak bir ses tonuyla, Kör, buraya gelsene, diye köpeği yanına çağırdı.
Kör köpek, ihtiyarın sesini kaç gündür ilk kez duyuyordu. Ay ışığı altında zar zor ayağa kalktı, çekinerek öne doğru dönüp durdu, sırtındaki seyrek tüyler şöyle bir titredi, ihtiyar uzaklara bakıp, Kör diye seslendi, korkmana gerek yok, yediysen yedin, o bizim son yiyeceğimizdi, benim hakkımı da yediğin için suçlamıyorum seni. Sonra başını ona doğru çevirip, Kör, sana söylemem gereken bir şey daha var, dedi, bu koskoca dağ silsilesinde ne bir tahıl ne de bir sıçan kaldı artık, üç gün içindeöyle bir aç kalacağız ki ağazımızdan tek bir kelime bile çıkarabilecek dermanımız kalmayacak, işte o zaman hayatta kalmak istiyorsan beni parçalara ayırarak yemek zorundasın, sonra da bu mısır sapını korumalısın, köylüler geri dönünce onlara yerini göster de mısır koçanını alsınlar; şu dört-beş aydır seni beslediğim için bana minnettarlığını göstermek ve benim şu dünyada yaşamaya devam etmemi istiyorsan seni yememe izin vermelisin, böylece hasat zamanına kadar yaşayabilirim. Kör kararını ver, diye devam etti sonra ihtiyar konuşmasına, eğer yaşamak istiyorsan, bu gece buradan ayrılıp bir yerlerde saklanmalısın, ben üç beş gün içinde açlıktan ölürüm nasılsa. İhtiyar bunları söyledikten sonra, iki elini yüzüne kapatıp gözyaşlarını sildi, yanaklarından süzülen iki sıra gözyaşı avuç içlerini ıslattı.

Yorum Gönder

0 Yorumlar