Robert Moor - Patikalar Üzerine


Yeryüzünün asıl ve önde gelen yol açıcıları insanlar değildir. Bizim beceriksiz toprak yollarımızla mukayese edildiğinde karıncaların patikaları alenen sihirlidir. Anlaşılan o ki pek çok memeli türü de patika inşa etme hususunda kaydadeğer bir ustalık sergilemektedir. En sersem hayvanlar bile çevredeki en etkili güzergahı bulma hususunda uzmandır. Kullandığımız dil de bu gerçeği yansıtacak biçimde gelişmiştir: Japonya’da arzu patikalarına kemonimiçi ya da hayvan patikaları denir. Fransa’da bunlara chemim de l’âme ya da eşek yolu adı verilir. Hollanda’da Olifantenpad, yani fil yolu derler. Amerika ve İngiltere’de insanlar bunlara bazen “inek yolu” adını verir.
“Boston’ı ineklerin düzenlediğini söyleriz,” diye yazmıştı Emerson, Boston’ın yamru yumru ızgara planının eski inek yollarının asfaltlanmasının bir sonucu olduğu (muhtemelen uydurma) inanışına atfen. “Açıkçası daha kötü topograflar da var. Otlaklarımızdaki her yaya, ineklerin çalılıklar arasında ve tepelerin üzerinde en iyi yolu açmış olmasına minnettarlık duymak için pek çok fırsat bulmuştur; ve seyyahlarla Kızılderililer, bir sıradağı aşmak için mümkün mertebe en rahat yol olan bir manda patikasının kıymetini bilir.” Oregon Üniversitesi’nin yürüttüğü bir çalışma, yüz yılı aşkın bir süre sonra Emerson’ın iddiasını haklı çıkarır: Kırk tane büyükbaş hayvan, gelişmiş bir bilgisayar programıyla karşı karşıya getirilmiş ve kendilerine bir arazi içerisindeki en etkili yolu bulma görevi verilmiştir. Ortaya çıkan sonuç, ineklerin yüzde ondan daha yüksek bir oranla bilgisayarı alt ettiğidir.
Sömürgeleştirmeden önce, pek çok Kuzey Amerika kabilesi, dağ sıralarındaki en alçak geçitleriyle nehirlerdeki en sığ geçiş noktalarını bulan geyiklerle bizonların patikalarını izliyordu. Fillerin de Hindistan’ın ve Afrika’nın pek çok bölgesinde en elverişli yolları açtıkları düşünülür. İnsani vasıfları olmayan bu canlılar, bu etkili tasarımı insanüstü bir zekayla değil tamamen sebat ederek başarırlar. Sürekli daha iyi güzergahlar arar, bulduklarında da benimserler. Şaşırtıcı oranda etkin patika ağları, işte bu şekilde basitçe, organik bir biçimde, tekrarlar yoluyla, önceden düşünülmüş bir gereksinim olmaksızın ortaya çıkabilir.
Akıllı ve sabırlı bir gözlemci, bir patikanın gerçek zamanlı olarak nasıl düzgünleştiğini izleyebilir. Örneğin fizikçi Richard Feynman, bu olguya Pasadena’daki evini istila etmiş karıncaları incelerken tanıklık etmiştir. Bir öğleden sonra, banyo küvetinin kenarında yürüyen bir dizi karıncaya dikkat eder Feynman. Her ne kadar mirmekoloji Feynman’ın uzmanlık alanından uzak olsa da, karınca yollarının neden kaçınılmaz bir biçimde “bu kadar düz ve hoş” göründüğünü bulmak konusunda merak duyar. İlk olarak küvetin diğer tarafında bir topak şeker koyar ve bir karınca bulana kadar saatlerce bekler. Bir süre sonra, karınca bir parça şekeri yüklenip yuvasına taşırken, Feynman eline renkli bir kalem alır ve karıncanın küvet boyunca izlediği dönüş yolunu çizer. Ortaya çıkan patika, hatalarla dolu, “oldukça kıvrımlıdır.”
Bir karınca daha ortaya çıkar ve ilk karıncanın patikasını izleyerek şekerin yerini bulur. Bu karınca ağır ağır yuvasına geri dönerken, Feynman onun izlediği patikayı da farklı renkte bir kalemle çizer. Ancak ödülüyle geri dönme telaşı içindeki bu karınca, ilk karıncanın patikasını defalarca ihlal ederek bir sürü gereksiz kıvrımı ortadan kaldırır: İkinci çizgi, ilkine nazaran belirgin bir biçimde daha düzdür. Üçüncü çizginin ikincisinden de düz olduğunu belirten Feynman, on kadar karıncayı kalemiyle takip eder. Sonuç beklediği gibidir; çizdiği son birkaç patika küvetin kenarında düzgün bir çizgi oluşturuyordu. Feynman’a göre bu eskiz yapmak gibiydi: “En başta uyduruk bir çizgi çekiyorsun, sonra bu çizginin üzerinden birkaç kez geçiyorsun ve bir süre sonra bu muntazam bir çizgiye dönüşüyor.” 
Bu biçim verme sürecinin karıncaların, hatta hayvanların bile ötesine uzandığını öğrendim. James Danoff-Burg adındaki bir böcekbilimci bana, “Doğadaki her şey belli bir dereceye kadar en iyi hale gelir,” demişti. Merakla ona optimizasyon üzerine okuyabileceğim iyi bir kitap olup olmadığını sordum. “Tabii var,” dedi. “Charles Darwin’in Türlerin Kökeni.”
Evrim, diye açıkladı, aynı deneme yanılma sürecinin gerçekleştiği uzun soluklu genetik bir optimizasyondur. Darwin’İn gösterdiği üzere bu büyük, evrensel biçim verme eyleminde hatalar elzemdir. Eğer bazı karıncalar hata yapmaya meyilli olmasaydı, karınca patikası hiçbir zaman düz bir hale gelmezdi. İzciler patikaları açan dahi mimarlar olabilirler ama kestirme bir yola denk gelen herhangi bir hilekâr çalışan olabilir. Öncülük de etsek, durumu sürdürüyor da olsak, kural koyuyor ya da onları yıkıyor da olsak, başarsak ya da elimize yüzümüze de bulaştırsak, her birimiz şartları en iyi hale getiririz.


 

Yorum Gönder

0 Yorumlar