Manil Suri - Vişnu'nun Ölümü


Otele girerken, Bay Asrani’nin kafasında uyarı çanları çalıyordu; oturdu, önüne dumanı tüten bir fincan çay konuldu. Bay Pathak kremalı bisküvileri ona doğru uzatırken, çanlar daha da tizleşti, ama bisküvinin çıtırtısının hemen ardından diline yayılan ahududu kremasının o ıslak, baygın tadı çan seslerini az çok bastırmaya başardı. Bayan Asrani onu kremalı bisküvi almak için sık sık aşağıya gönderirdi, ama bunlar hep çocuklar içindi; Bay Asrani paketten bir tanecik olsun almayı, yani karısını sinirlendirmeyi bir türlü göze alamazdı. Ahududulu bisküvi yemeyeli öyle uzun zaman olmuştu ki -gerçi asıl gövdesi portakallı bisküvilerdi, ama olsun. Krema pek çok tatlı anıyı uyandırıyordu; annesinin her akşam, okul dönüşü önüne dizdiği, çeşit çeşit lezzeti, örneğin.
Bay Pathak’ın, “Bu sabah olanlar...” diye söze başladığını duyunca, irkildi, başını kremasını yalamak için ortadan kırdığı bisküviden kaldırıverdi. Bay Pathak ve Aruna ile yaşadığı sahneyi nasıl olmuş da unutabilmişti? Bisküvinin iki parçasını çabucak birleştirmeyi denedi, ama artık çok geçti. Diline çoktan yayılmış olan leziz krema; dudaklarında suç delilleri, kırıntılar. Bay Asrani’nin ensesi suçluluktan ahududu kadar kızardı.
“Pathak sahib, ne diyeceğimi bilemiyorum,” diye başladı ama Bay Pathak onun sözünü kesti: “Yo, yo, bu tür şeyler olur. Önemli olan, bence, bunların canımızı sıkmasına izin vermememiz. Daha da önemlisi, karılarımızın canını sıkmasına...” Bay Pathak’ın göz bebeklerinden yayılan anlayışlı ışıltı, gözlüğün camını delip geçiyordu sanki. “Gerçekten, bunları ne diye dert edelim ki? Ayrıca bu tür sorunları halletmek, bizim işimiz. Onlardan izin almamız filan gerekmiyor.” Bay Asrani, Bay Pathak’ın sözcüğü vurgulayış biçimini duyunca, korkuyla irkildi, onunla göz göze gelmemeye çalıştı. 
“Güçlerimizi birleştirmeliyiz,” diye sürdürdü Bay Pathak sözünü. Bay Asrani kendi kendine bir kez daha sordu: Onca uyarıya karşın, bu lanet olası günde evden ne diye çıktım ki? “Evet, iki müttefik, iki dost,” diyordu Bay Pathak, gözlüklerinin gerisinden dikkatle bakarak; krema ile bisküvi Bay Asrani’nin midesinde bir düğüm oluşturdu, bir ahududu topağı haline geldi. “Sorunu aralarında, dostça çözebilecek iki arkadaş,” diye mırladı Bay Pathak bir kedi gibi; Bay Asrani hüzün dolu gözlerle masanın üzerinde duran bisküvi paketine baktı. Bay Pathak’ın her söylediğini başıyla onaylar, cankurtaran parasını eşit olarak bölüşme önerisini kabul eder, hatta Bay Pathak telefonda cankurtaran görevlisine her ikisinin de adını verirken, onun yanında öylece dururken, bunun bugüne kadar yediği en leziz bisküvi olduğunu düşünüyor, yalnızca bir tane aldığına hayıflanıyordu. 


 

Yorum Gönder

0 Yorumlar