"21. Yüzyıl İçin 21 Ders" - Y. Noah Harari


Algoritmanın geçeceği bir sonraki aşama şarkılar ve melodilerle oynamaya başlamak, onları sizin eğilimlerinize göre az biraz değiştirmek. Belki bir şarkıyı, tek bir yeri hariç muhteşem buluyorsunuz. Algoritma bunu anlıyor çünkü ne zaman bu nahoş kısmı duysanız kalbiniz farklı atıyor ve oksitosin seviyeniz azıcık düşüyor. Algoritma bu rahatsız edici notaları değiştirebilir ya da çıkarabilir. 
   Algoritmalar zamanla sıfırdan beste yapmayı öğrenip insanların duygularıyla, bu duygular piyanonun tuşlarıymış gibi oynayabilir. Biyometrik verilerinizi kullanarak size özel, koca kainatta bir tek sizin zevkinize uygun melodiler üretebilir. 
   İnsanların sanatla ilişkilerinin sanat eserlerinde kendilerini bulmalarına dayandığı söylenegelmiştir. Mesela Facebook hakkınızda bildiği her şeye dayanarak size özel sanat eserleri yaratmaya başlarsa, bu durum şaşırtıcı ve bir miktar da tüyler ürpertici sonuçlara yol açabilir. Sevgiliniz sizi terk ederse, Facebook size Ajda Pekkan'ın ya da Sezen Aksu'nun kalbini kırmış meçhul şahıs hakkındaki şarkıyı değil, bizzat sizin kalbinizi kıran o aşağılık şahıs hakkında yazılmış özel bir şarkı sunabilir. Şarkı ilişkiniz sırasında gerçekten yaşanmış, başka kimsenin haberi olmayan olayları bile hatırlatabilir size. 
   Elbette kişisel sanat asla rağbet görmeyebilir çünkü insanlar herkesin sevdiği evrensel hitlerden hoşlanmayı sürdürecektir. Sizden başka kimsenin bilmediği bir şarkıyı birlikte söylemek ya da böyle bir şarkıyla hep beraber dans etmek mümkün olabilir mi? Ama algoritmalar dünya çapında tutacak parçalar üretmekte, nevi şahsına münhasır şarkılar yazmaktan daha başarılı olabilir. Algoritma milyonlarca insandan elde edilmiş büyük çaplı biyometrik veritabanlarını kullanarak, herkesi deliler gibi dans ettirecek dünya çapında bir hit üretmek için hangi biyokimyasal unsurları tetiklemek gerektiğini bilebilir. Sanat gerçekten de insan duygularını harekete geçirmekle (ya da yönlendirmekle) ilgiliyse, böylesi bir algoritmayla boy ölçüşmek çok az insan müzisyenin harcıdır (belki de hiçbirinin); sonuçta hiçbir müzisyen tellerini tıngırdattığı esas enstrümanı, yani insanların biyokimyasal sistemini, böyle bir algoritma kadar iyi anlayamaz. 
   Tüm bunlar muhteşem sanat eserleri ortaya çıkmasını sağlar mı? Bu sorunun cevabı sanatın nasıl tanımlandığına bağlı. Bir eserin güzel olup olmadığı dinleyicinin beğenisine kalıyorsa ve müşteri daima haklıysa, biyometrik algoritmaların tarih boyunca üretilmiş en iyi sanat eserlerini ortaya çıkarma olasılığı yüksek. Sanat insanların duygularından daha derinse ve biyokimyasal titreşimlerin ötesinde bir hakikate işaret ediyorsa, biyometrik algoritmalardan pek de iyi sanatçılar çıkmayabilir. Ama çoğu insandan da çıkmıyor zaten. Sanat piyasasına girmek ve çoğu insan besteci ve performansçının yerini almak için ille de Çaykovski'yi gölgede bırakmaları gerekmiyor. Britney Spears'ı aşsalar yeter.   


Y. Noah Harari - 21. Yüzyıl İçin 21 Ders

Çevirmen: Selin Siral, Kolektif Kitap, s.42-43


Yorum Gönder

0 Yorumlar