"Anonslu Kaset Doldurulur" - Engin Barış Kalkan



   Bugün kırk bir yaşına bastım ve doğum günümde yeni bir hayata başlıyorum. Yaşananları böyle özetlemek en güzeli. Yoksa ah vah edilecek, dertlenilecek o kadar çok şey var ki. En başta Leman. Terk etti beni. Ben başımıza nasıl bir felaket gelirse gelsin ayrılmayacağımızı düşünürken o, “Artık seninleyken mutlu değilim,” deyip noktayı koydu. “Lütfen zorluk çıkarma. Uzatmadan boşanalım.” Hazırlıksız yakalandım. Öncesinde kavgayla, gürültüyle geçen günler; bir türlü alt edemediğin meseleler olsa içten içe hazırlarsın kendini. Ya “Tamam ulan,” dersin, “ben de çok meraklı değilim sana,” ya da arızayı tespit edip onarmaya çalışırsın. Olmadı ağlarsın, yalvarırsın, çamura yatarsın... Bir yolunu bulursun ikna etmenin. Ama böyle akşam trafiğinden, öğlen yediği yemeğin kötülüğünden ya da takip ettiği dizinin son bölümünden bahseder gibi söyleyince eli kolu bağlanıyor insanın. Gerekçe de bu kadar sert olunca... Şakası yok bu işin; Leman artık mutlu olmak istiyor. 
   Mutlu olmak bu kadar önemli mi? Mutsuz olduğu sonucuna hangi formülle ulaştı? O formülden beni çıkardığı zaman elde ettiği sonuç bugünkünden daha mı parlak? Beni çıkaracağına katsayılarda bazı değişiklikler yapamaz mıydı? Düşündüm düşündüm, bir türlü bulamadım. Aklıma gelen hiçbir cevap verdiği kararı makul bulmamı sağlamadı. Bence bu sorunu bir resim, meditasyon veya aşçılık kursuna giderek halledebilirdi. Sonra belki baş başa yapılacak uzun bir tatil, ilişki terapisi, taocu seks... Bu şekilde kurtulan tonla evlilik var. O, yeni bir şeyi almak yerine beni hayatından çıkarmayı tercih etti. 
   Hemen pes etmedim tabii. Çok uğraştım. Hiçbiri benden uzaklaşmasını gerektirmeyen onlarca mutluluk tarifi yaptım. Ortak geçmişimizden bağlılığımızı hatırlamasını sağlayacak anılar bulup çıkardım. Çevremizdeki çiftlerden, bence gayet çarpıcı, örnekler verdim. “Onların bizden daha mutlu olduğunu mu sanıyorsun?” cümlesiyle biten tespitlerimin hiçbiri işe yaramadı. Leman, tanımını kendisinin yaptığı bir mutluluğun peşinde ve bunu benimle yakalayamayacağına dair değişmez bir inanca sahip. 
   Artık kendimi bu konuyla yormuyorum. Her şey olacağına varır. Dilekçeyi yazdık, adliyeye gittiğinde davayı açacak. Daha duruşma tarihi bile yok ortada. O zamana kadar kararını değiştirir de gelirse ne âlâ, yoksa kendi bilir. Bana yürüyecek yol mu yok? Derinlerde bir yerlerde böyle bir kabullenme de var ama şimdilik ihmal ediyorum. Fark ederse canıma okur, zerre şansım kalmaz. Bu iri lafları içimden geçirirken bile sesimi kısmam ondan. Umut böyle bir şey işte; eksiltiyor insanı. Kendini bile avutamıyorsun.  

Engin Barış Kalkan - Anonslu Kaset Doldurulur

İletişim Yayınları, s.13-14


Yorum Gönder

0 Yorumlar