"Asimetri" - Lisa Halliday


MR. JAAFARI? BURAYA GELİR misiniz lütfen? 
   İmam Osman'ın iletişim bilgilerinden yavaşça geri çekilip kapının önünde bekleyen Duncan'ın yanına gittim. 
   Maalesef haberler iyi değil, dedi, havuç rengi kaşlarını anlayışlı bir tavırla kaldırarak. Bugün İngiltere'ye girmenize izin verilmeyecek. 
   Bekledim. 
   Üzgünüm. Şefim burada bulunmanızın asıl nedenini bize açıklamadığınızı düşünüyor. 
   İstanbul'a gitmek için buradayım! 
   Bu iddianıza İnanmamak için bir nedenimiz yok. Kusura bakmayın. Sizin için yasal bir boşluk bulmayı denedim. Denedim gerçekten. Fakat yolcunun bizi sistemden faydalanmayacağına ikna etmesi ve— 
   Ben neden— 
   — tehlikeli olmadığını kanıtlaması gerekiyor. 
   Ağzımı kapadım. 
   Üzgünüm, diye tekrarladı. Bugün ülkemize giriş yapamayacaksınız. Gelecekte başka bir görevliyi ikna ederseniz durumunuz yeniden değerlendirilecek. Gelecekte İngiltere'ye gelemeyeceğiniz anlamına gelmiyor bu. 
   Peki, yarın? 
   Yarın mı? 
   Yarın girebilir miyim ülkeye? 
   Hayır. 
   Peki, şimdi ne olacak? 
   Hava yollarıyla konuştum, bir saat sonra Los Angeles'a kalkan bir uçak var, süre biraz kısıtlı ama sizi ve bavullarınızı bu uçağa bindirmeye çalışabiliriz. 
   Burada kalamaz mıyım?
   Duncan güldü. 
   Ciddiyim dedim. Irak'a gitmeye çalışıyorum, İstanbul uçağım pazar günü kalkıyor. O süre zarfında burada, gözetim odasında kalamamam için bir neden var mı? Neden Los Angeles'a kadar dönmek isteyeyim ki?
   ...Bunu sormam gerekiyor. 
   Keşke gidip sorsanız. 
   Burada uyumanız gerekebilir. 
   Sorun değil. 
   Bir saat daha ortadan kayboldu. Bir saat daha neler olacağını bilmeden geçti. 24 saatlik döngüden bir birim daha azaldı. Altmış dakika boyunca ne yapacağımı, önceden ne yapmış olmam gerektiğini düşünmemeye çalıştım. Dört yıl önce, kızıyla ağabeyimin nişanlandığı gün Hasan'la birlikte Goizha'da yürürken, bana eski güzel günlerde erkek Baas partisi üyelerinin birbirlerini, bir saatin kolları gibi bir tarafı daha kısa bıyıklarından tanıdıklarını söylemişti. Özellikle sekizi yirmi geçe durmuş bir saat misali bıyığın sol yanı sağ yanından daha kısa bırakılırdı ve karşımdaki duvarda duran saat 8.20'ye yaklaşırken kalbim küt küt atmaya, parmaklarım soğuktan morarmaya başladı. Ağabeyim şimdi neredeydi? Rahat mıydı? Üşüyor muydu? Yiyeceği, içeceği, saatin kaç olduğunu görmesine yetecek ışığı var mıydı? Sekiz yirmi beş. Sekiz buçuk. Sessiz televizyon ekranında EastEnders bitti, it's a Wonderful Life başladı. El dünya maklube, Noel'de Amerika'ydı gerçekten. El dünya maklube kalıbının başka bir kullanımı da vardır ve genellikle modern bir gelişme karşısında onaylamama, kuşkuculuk, itiraz bildirir. Beyaz Saray'a bir siyah başkan geleceğini duydun mu?  El dünya maklube! Dünya tersine dönmüş! Bu deyişin bir de İngilizce kuzeni vardır, The World Turned Upside Down (dünya tepetaklak olmuş).


Lisa Halliday - Asimetri

Çevirmen: Begüm Korkmaz, Domingo Kitap, s.223-224


Yorum Gönder

0 Yorumlar