Gelişinizi hatırlarım. Kemikleri iri iri fırlamış beygirli Resim'in dağınık arabasıyla.
Sen küçüktün o zaman. Sağında leğen, elinde kanarya kafesi vardır. Sen de diğer eşyalar gibi arabadaydın. Arabadaki eşyalardan biri gibi.
Ben penceredeydim, ikmal imtihanlarına çalışmada güya.
Sen bilmezsin. Alev alevdi saçların o zaman.
Hani bir dere akardı evler arasından.. hani sana renkli çakıllar buluverdiğim bülbüllü dere.
Hani kanaryanız bülbül gibi ötmesini
Hani sen sevmesini öğrendiğin seneler.
Hani dört mevsimden dört başka hazla.
Hani dört mevsimde dörtyüz oyunla yaklaştığımız, doğru dürüst ne yaptığımızı bilmezken kucaklaştığımız seneler.
Bilyalar, gazoz kapaklarım, uçurtmalar,
Senin,
"Sus Allasen sus" diye yalvardığın anlar, taş bebeğinin -olur olmaz saatlerde- uyumak ihtiyacıyla kıvrandığını hissettiğin anlar.
Sen küçüktün "Hatırlamazsın".
Hani güzel yüzünü çepçevre ihata ediveren analık duygusu.
Atı o ata benzeyen, arabası biraz değişik bir araba.
Hatırlarsın.
Sen büyümüştün.
Hatırlarsın, ders çalışıyordum pencerede güya.
Ateş ateşti saçların,
Ateş ateşti gözlerinden fışkıran ziya.
Ve büyümüştün "Hatırlarsın".
Geldiği gibi gitmemişti araba.
0 Yorumlar