Sanki ütopik bir kavramın gerçek olduğuna inanmaya çalışıyordum.
Şiraha suskun halime bakarak aniden eliyle yüzünü kapattı. Hapşıracak herhalde diye bekledim; tam o sırada parmaklarının arasında su damlası dökülüverdi. Ağlamaya başladığını o an fark ettim. Yolun ortasında müşterilerin görmesi sıkıntı yaratır diye ”Her neyse haydi gidip bir yere girelim” diyerek Şiraha'nın kolunu yakaladım ve yakınlardaki bir aile restoranına yöneldim.
”Bu dünya yabancı maddeleri kabullenmez. Ben sürekli bunun sıkıntısını yaşadım” dedi Şiraha, restoranın içecek büfesinden aldığımız poşet yasemin çayını içerken.
Yasemin çayını yerinden kımıldatamayan Şiraha'nın yerine ben doldurup verdim. Sessizce oturduğu için önüne koyduğumda teşekkür bile etmeden içmeye başladı.
”Herkesin hizaya girmesi gerekiyor. Neden otuzlu yaşların ortasında yarı zamanlı çaışıyorsun? Neden bir kez bile aşk yaşamadın? Cinsel deneyiminin olup olmadığını bile sıradan bir şeymiş gibi sormaya kalkarlar. Parayla yaptığın eğlenceleri sayıya dahil etme gibi lafları gülerek eder o tipler. Kİmseyi rahatsız etmediğim halde, yalnızca azınlıkta kalanlardanım diye herkes yaşamımın ırzına geçiyor.”
Olanlardan sonra Şiraha'nın cinsel suçlu sınırına yaklaşmış bir insan olduğunu düşünüyordum. Rahatsız edilen yarı zamanlı kadın çalışanları, kadın müşterilerin halini düşünmeden, kendi bunalımını rahatlıkla ırza geçme sözüyle ifade edebiliyordu. Mağdur edilmişlik hissi böylesine güçlüyken, mağdur eden olabileceği aklının ucundan bile geçmiyordu ve bu bende hayret uyandırmıştı.
Kendine acımanın Şiraha'nın bir alışkanlığı olabileceğini düşünerek ”Hım... Bu hayli zor olmalı” diye gelişigüzel bir ifadeyle başımı salladım. Ben de buna benzer korkuları hissediyordum ama kendimi özel olarak savunmamı gerektirecek bir durum yoktu ortada, bu yüzden Şiraha'nın neden bu kadar kafasına taktığını anlamıyordum. Aklımdan ”Dayanmakta bir hayli güçlük çekiyor olmalı” diye geçirirken önümdeki sıcak suyu içtim.
Tadı olan bir sıvı içme ihtiyacı hissetmediğimden sıcak suyu poşet çay koymaksızın öylece içerim.
”İşte bu yüzden ben de evlenip o tiplerin laf etmeyeceği bir yaşam sürmek istiyorum” dedi Şiraha. ”Paralı biri iyi olur. İnternet sektörüyle ilgili fikirlerim var. Çalınmasını istemediğimden ayrıntısına giremem gerçi. Bunun için yatırım yapacak bir kadın mükemmel olur. O fikrim mutlaka başarıya ulaşacak, öyle olunca da kimse bana laf edemeyecek.”
”Yani, yaşamına karışan insanlardan nefret ediyorsun ve buna rağmen laf etmesinler diye yaşamını onlara göre belirleyeceksin?”
”Artık yoruldum” deyince Şiraha, başımı salladım.
”Yorulmak çok mantıksız. Laflar evlenince kesilecekse bu hızlı ve mantıklı bir çözüm.”
”Söylemesi kolay. Sadece evlenmek lafların kesilmesine yetmez. Kadın değilim ki ben. Topluma karışmamışsan işe gir derler, işe girince daha fazla kazan derler, diyelim ki kazandın, evlenip çoluk çocuğa karış derler. Sürekli dünyanın cezalandırmasına maruz kalırsın. Kadınların işi kolay, aynıymışız gibi konuşma.”
Şiraha keyfi kaçmış gibi konuşunca ”İyi de, bu durumda her şey çözümsüz kalır. Anlamsız sanki” dedim. Şiraha söylediğime aldırış etmeksizin coşkuyla konuşmayı sürdürdü.
”Dünyanın ne zamandan beri böylesine yanlış bir hal aldığını öğrenmek ,için tarih kitapları okudum. Yakın çağ, yeni çağ, orta çağ... Ne kadar geriye gidilirse gidilsin dünya yanlışlardan ibaret. İlkel çağlara gidilse bile.”
Şiraha kendini kaptırınca masayı salladı. Yasemin çayı fincandan döküldü.
”İşte o zaman farkına vardım. Yaşadığımız dünya ilkel çağlardan hiç farklı değil. Köyün işine yaramayan insanlar silinir gider. Ava çıkmayan erkekler, çocuk doğuramayan kadınlar... Günümüz dünyasına bak. Sürekli bireyselliğe vurgu yapılır ama köye aidiyet göstermek istemeyen insanların yaşantılarına karşı çıkılır önce, sonra zorlamalar gelir, en sonundaysa köyden kovulurlar.”
”Şiraha, ilkel çağlarda konuşmayı çok seviyorsun.”
”Sevdiğim falan yok. Hatta nefret ediyorum. Fakat bu dünya modern toplum maskesi taksa da ilkel çağda yaşıyor. Büyük av yakalayıp getiren güçlü erkeklerin çevresinde kadınlar toplanıyor ve köyün en güzel kadını gelin oluyor. Ava katılmayan, ava katılsa bile güçsüzlüğü dolayısıyla işe yaramayan erkekler hakir görülüyor. Şemada hiçbir değişiklik yok.”
”Hım...”
0 Yorumlar