Michel Houellebecq - Kuşatılmış Yaşamlar


“Zor olan, kurallara göre yaşamanın tam olarak yeterli olmaması. Gerçekten de kurallara uygun yaşamayı başarırsınız (bazen kıl payı, son derece kıl payı, ama toplamda bunu başarırsınız). Vergi kağıtlarınız gününde hazırdır. Faturalarınız tam zamanında ödenmiştir. Kimlik kartınız olmadan şurdan şuraya asla adım atmazsınız (ve de kredi kartına özel küçük cüzden olmadan)!.. 
Buna rağmen dostunuz yoktur.
Kural karmaşıktır, çokbiçimlidir. İş saatleri dışında yapılması gereken alışverişler, para çekmeniz (ve çoğu zaman beklemek zorunda kaldığınız) gereken bankamatikler vardır. Hepsinden önemlisi, hayatınızın farklı alanlarını düzene koyan kurumlara yönlendirmeniz gereken çeşitli ödemeler vardır. Üstelik hastalanabilirsiniz, bu da masraf kapısı ve yeni formaliteler demektir. 
Gene de boş zaman kalır. Ne yapmalı? Bunu nasıl kullanmalı? Başkalarının hizmetine mi adamalı kendini? Ama aslında başkaları sizi hiç ilgilendirmemektedir. Plak mı dinlemeli? Bu bir çözümdür ama yıllar geçtikçe müziğin sizi gitgide daha az heyecanlandırdığını teslim etmeniz gerek.
En geniş anlamıyla el uğraşları bir çıkış yolu sunabilir. Ama mutlak yalnızlığınızın, her yeri kuşatan boşluk duygusunun, varlığınızın acı ve keskin bir felakete doğru yaklaştığı sezgisinin sizi somut bir ıstırap haline sürüklemek için yarıştığı o anların gitgide daha sık bastırılmasını gerçekte hiçbir şey engelleyemez.
Gene de ölmeyi her zaman istemezsiniz. 
Bir hayatınız olmuştur. Bir hayat yaşadığınız anlar olmuştur. Kuşkusuz, artık bunu pek iyi hatırlamıyorsunuzdur, ama bunu kanıtlayan fotoğraflar vardır. Şu herhalde ilkgençliğinizde çekilmiş olmalı ya da biraz sonra. O zamanlar yaşama iştahınız ne kadar da büyükmüş! Hayat size yepyeni olasılıklardan yana zengin görünürdü. Varyete şarkıcısı olabilir; Venezuela’ya gidebilirdiniz. 
Daha da şaşırtıcı olanı, bir çocukluğunuz oldu sizin. Şimdi de salonun halısı üzerinde küçük askerleriyle oynayan yedi yaşındaki şu çocuğa bir bakın. Onu dikkatle incelemenizi istiyorum. Boşanmadan beri, babasız kaldı. Bir kozmetik firmasında önemli bir görevi olan annesini çok az görüyor. Gene de küçük askerleriyle oynuyor ve dünyayı ve savaşı temsil eden bu oyuncaklara duyduğu ilgi çok canlıya benziyor. Daha şimdiden bir parça sevgisiz kalmış, bu kesin; ama dünyayla nasıl da ilgileniyormuş gibi bir hali var!
Siz de dünyayla ilgilenmiştiniz. Çok zaman oluyor, bunu hatırlamanızı istiyorum sizden. Kurallar alanı size artık yetmez olmuştu; kurallar alanında daha fazla yaşayamazdınız artık; siz de böylece savaş alanına girmek zorunda kaldınız. Tam olarak o ana geri gitmenizi istiyorum sizden. Bu çok zaman önceydi, öyle değil mi? Hatırlasanıza: Su soğuktu. 
Şimdi kıyıdan açıktasınız: A, evet! Kıyıdan ne kadar da açıktasınız! Uzun zaman başka bir kıyı olduğuna inanmıştınız; artık böyle bir şey yok. Gene de yüzmeye devam ediyorsunuz ve yaptığınız her hareket sizi boğulmaya daha çok yaklaştırıyor. Soluğunuz kesiliyor, ciğerleriniz yanıyor. Su sanki gitgide daha soğumuş gibi geliyor size, daha da önemlisi gitgide daha acılaşmış gibi. Artık çok genç değilsiniz. Şimdi öleceksiniz. Önemi yok. Ben buradayım. Sizin düşmenize izin vermem. Okumanıza devam edin.”

Yorum Gönder

0 Yorumlar