Philippe J. Dubois, Elise Rousseau - Kuşların Felsefesi


Kuşların yaşamı, tıpkı bizim yaşamımız gibi, küçük ölümlerden ve yeniden doğuşlardan oluşan envaiçeşit olayla kaplıdır. Sözgelimi, tüy değiştirmek: Daha güzellerini giyinmek için tüylerini dökmek, o noktaya ulaşmak için zorlu aşamalardan geçmek pahasına her yıl kendini yenilemeyi öğrenmek demektir biraz. Bir miktar saç ya da tüy kaybetsek de biz insanlar bu tüy dökme dönemlerini bilmeyiz. Hâlbuki bazen tüy değiştirmek bize de lazımdır. Yaşamın kimi kilit anlarında -aşk acısı, yas, işini kaybetme, taşınma- tüy yenilemek, elbise dolabını, saç kesimini ya da yaşam tarzını değiştirmek bizim de başvurduğumuz şeylerdir aslında. Ama pek nadir olur bu.
Yeniden doğmak için insanın kendindeki bazı şeyleri ölüme terk etmeyi bilmesi gerek. Kuş, sağlıkla parlayan yeni tüylere karşılık yıpranmış tüylerini dökerken böyle yapar. Bu, onun için yaşamsaldır: Tüyleri mükemmel durumda değilse uçamaz. Bizim için de böyledir. Tüy değiştiremememiz, geçmişten kopamamamız, çoğu kez ilerlememize ayak bağı olur.
Kuşlarda tüy değiştirme dönemi kırılgan bir dönemdir. Kimi zaman, bir süreliğine uçamazlar, bazı ördekler buna örnektir. O zaman eklips tüy döneminde (plumage d’éclipse)[1] oldukları söylenir. Dökülen bazı asli tüylerin yeniden çıkmasını beklerken kuşun kendini biraz paranteze aldığı bu dönemi ifade etmek için ne hoş bir tabir. Kuş kırılgan olduğunu bilir, ölçülü hareket eder, hiçbir önemli işe girişmez. Sabreder. Tekrar bütün gücünü toplamak, tüm güzelliğine yeniden kavuşmak için yenilenmenin gerçekleşmesini bekler.
Bazen biz de öyle yapmalıyız.
Bizi durmadan, hiç gevşemeden başarı göstermeye iten toplumda, hayatımızın kırılgan dönemlerinde “şarj olmak”, gücümüzü toplamak için kendimizi “gölgede bırakmayı”, gereken zamanı ayırmayı artık bilmiyoruz. Bir yas sürecindeyken, “Hayat devam ediyor,” sözünü defalarca duymuşuzdur. Bir aşk acısından sonra, “Biri gider, biri gelir,” dendiğini, yoldaşımız olan bir hayvanı kaybetmemizin ardından, “Sonuçta sadece bir hayvandı,” lafını peki? Sanki geri çekilmeye, acı çekmeye tam hakkımız yokmuş gibi. Ama hayır, yas tuttuktan sonra hayat aynı şekilde devam etmez. Hayır, yitip giden aşk geri gelmez. Yaşam başka mutluluklar, başka karşılaşmalar getirir elbette ama kaybın derinliğini kabul etmemek de neyin nesi? Artık kimse bize vakit tanımıyor, acının iyileşmesi için gereken uzun zamanı -zorunlu tüy değiştirme zamanını- bahşetmiyor.
Öyleyse yaşarken kanatları sık sık kırılan bizlerin uçmayı bilmemesinde şaşılacak ne var? Hele ki onları kendi kendimize kırıyorsak...
Hayatımızın küçük ve büyük anlarında tüy dökmeye, tutulma dönemlerine izin verelim. O zaman daha güçlü, daha güzel geri döneriz: Kuşlar gibi hafif. 

___________________

[1] Erkek kuşların tüylerinde üreme dönemi dışında meydana gelen değişimleri ifade eder. Tüyleri renk çeşitliliğini kaybeder, seyrekleşir ve özellikle ördekler geçici olarak uçmakta zorlanır. Eklips: tutulma.


 

Yorum Gönder

0 Yorumlar